Pulmoner Hipertansiyon: Tehlikeleri ve Tanı Süreci
Halk arasında “akciğer tansiyonu” olarak bilinen, tıbbi adıyla “Pulmoner Hipertansiyon” hastalığı, yaygın olarak bilinen yüksek tansiyondan (hipertansiyon) oldukça farklı bir durumdur. Bu rahatsızlık, kalbin sağ tarafında ve akciğer atardamarında meydana gelen genişleme ve artan basınç sonucu ortaya çıkmaktadır. Tanısı oldukça zor olan bu hastalık, tedavi süreci açısından da farklılık göstermektedir. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Öcal, akciğer tansiyonunun zamanında tanı konmaması ve tedavi edilmemesi durumunda, normal hipertansiyondan daha ciddi ve ölümcül sonuçlar doğurabileceğini vurgulamaktadır.
Türkiye’de yaklaşık bir milyon kişinin pulmoner hipertansiyon hastası olduğu tahmin edilmektedir. Bu hastaların büyük bir kısmı, kalp ve diğer akciğer hastalıklarına bağlı olarak gelişen dolaylı akciğer tansiyonu hastalarıdır. “Grup 1 akciğer tansiyonu” veya “Pulmoner Arteryal Hipertansiyon” (PAH) olarak adlandırılan hasta grubu ise, akciğer atar damarındaki yüksek tansiyonla doğrudan ilişkilidir. Ülkemizde yaklaşık 4 bin “Grup 1 PAH hastası” bulunmaktadır.
AKCİĞER TANSİYONU BELİRTİLERİ NELERDİR?
Akciğer tansiyonuna tanı konulmasındaki gecikmeler, tedavi sürecinden beklenen faydayı azaltmaktadır. Hastalığın erken evrelerinde, merdiven çıkmak gibi basit aktivitelerde nefes darlığı, çarpıntı, çabuk yorulma ve halsizlik gibi belirtiler kendini gösterir. İlerleyen evrelerde ise göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi, karında şişkinlik ve egzersiz yaparken bayılma gibi daha belirgin sorunlar ortaya çıkabilir. Yaşıtlarına göre egzersiz kapasitesi azalmış olan bireylerde, bu durumu açıklayacak bir neden bulamazsak akciğer tansiyonundan şüphelenmek gerekmektedir.
KİMLER RİSK ALTINDA?
* Narkotik madde kullananlar
* Zayıflama hapları ile kilo vermeye çalışanlar
* Sarı kantaron yağının masum olduğunu düşünenler
Pulmoner hipertansiyon, başka hastalıklara bağlı olarak gelişebildiği gibi, akciğer atar damarının kendisi ile de ilişkili olabilmektedir. “Grup 1 akciğer tansiyonu” hastalarında bazen hiçbir neden saptanamazken, bazı durumlarda ailevi geçiş gözlemlenmektedir. Hastalığı tetikleyen bazı ilaç ve maddeler de bulunmaktadır. Bunlar arasında amfetamin, kokain gibi narkotik maddeler ve son yıllarda popülerleşen sarı kantaron yağı yer almaktadır. Prof. Dr. Nesrin Öcal, Avrupa Kardiyoloji ve Avrupa Solunum Dernekleri tarafından hazırlanan ortak güncel rehberde, sarı kantaron yağının akciğer tansiyonuna neden olduğunun açıkça belirtildiğini ifade etmektedir.
TEŞHİS VE TEDAVİ SÜRECİ
Pulmoner hipertansiyon teşhisi için şüpheli hastalara öncelikle kalp ultrasonografisi (EKO) yapılmaktadır. Kesin tanı ise bir anjiyo işlemi olan “sağ kalp kateterizasyonu” ile konulmaktadır. Tedavi sürecinde, hastanın hangi tip akciğer tansiyonuna sahip olduğu belirlenmelidir. Her hasta grubunun tedavi yöntemleri farklılık göstermektedir. “Grup 1 akciğer tansiyonu” dışındaki durumlarda, genellikle altta yatan sorunların giderilmesine yönelik bir tedavi uygulanmaktadır. Ancak “Grup 1 akciğer tansiyonu” için tansiyonu düşürücü özel ilaç tedavileri tercih edilmektedir. Prof. Dr. Nesrin Öcal, pulmoner hipertansiyonun erken tanı ve doğru tedavi ile büyük ölçüde kontrol altına alınabileceğini hatırlatmakta ve nedeni tam olarak açıklanamayan nefes darlığı yaşayan kişilerin bu açıdan tetkik edilmelerinin önemine vurgu yapmaktadır.