Sağlık

Küresel Ruh Sağlığı Krizi: Depresyonlu Çocuk Vakalarındaki Artış Alarm Veriyor

Dünya genelinde çocuklar ve ergenler arasında psikolojik rahatsızlık ve depresyon oranlarının artışı kaydediliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) yayımladığı ortak rapora göre, 10-19 yaş aralığındaki her 7 çocuktan birinde anksiyete, depresyon veya davranış bozuklukları gözlemleniyor.

UNICEF’e göre, Covid-19 pandemisi, çocukların ruh sağlığını olumsuz etkileyerek, küresel bir depresyon ve ruh sağlığı krizinin başlangıcını işaret ediyor.

Büyük şehirlerde oyun alanlarından uzak yaşayan çocuklarda, kaygı ve depresyon belirtilerinin daha fazla görüldüğü kaydediliyor. Çocuk yaşta depresyon yaşayan bireylerin ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde artan psikolojik sorunlar yaşayacağı endişesi, toplumsal sorunlara yol açma potansiyeli taşıyor.

DSÖ, artan çocuk yaşta depresyon vakalarının, bireysel ve toplumsal düzeyde ciddi etkiler yaratabileceğinin altını çiziyor.

Çocuklar da Depresyona Girebilir

Bridgewater State Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Elizabeth Englander, bu konuyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Englander, çocukların da yetişkinler gibi depresyona girebildiğini, ancak bu durumu yetişkinlerden farklı şekilde ifade ettiklerini belirtti.

Yetişkinlerin psikolojik durumlarını anlayabildiğini vurgulayan Englander, çocukların ise duygularını tanımlamada zorluk çektiğini ve ruh halleri hakkında konuşmaya ihtiyaç duyduklarını ifade etti.

Dünya Genelinde Artış Gözlemleniyor

Englander, 2010 yılından bu yana özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde birinci dünya ülkelerindeki çocuklarda depresyon ve anksiyete vakalarında belirgin bir artış yaşandığını söyledi. Çocukların izole bir yaşam sürdüğünü ve oyun oynamak için daha az fırsata sahip olduklarını belirten Englander, bu durumun çocukların psikolojileri üzerinde olumsuz etkiler yarattığını vurguladı.

Prof. Dr. Englander, çocukların duygusal gelişimleri için oyun oynamalarının gerekli olduğunu, ancak günümüzde pek çok çocuğun bu fırsattan yoksun kaldığını ifade etti.

Televizyonun Olumsuz Etkileri

Prof. Dr. Englander, günde 6-8 saat televizyon izleyen ve sosyal etkileşimden mahrum kalan çocukların depresyon riskinin arttığını belirtti. Englander, çocukların izledikleri içeriklerin saldırgan davranışları rol model almasına sebep olabileceğini vurguladı. Telefonlarda oynanan oyunların, kontrollü bir şekilde kullanıldığında, televizyon izlemekten daha faydalı olabileceği ifade edildi.

Englander, “Telefonlardaki daha düşük dopaminli ve çocukların yaratıcı olabileceği oyunlar becerileri geliştirirken, yüksek dopaminli oyunların çocuk psikolojisi için bir tehdit oluşturduğunu” belirtti.

Covid-19’un Etkileri

Englander, pandeminin çocuklar üzerindeki etkisinin büyük olduğunu düşündüğünü ifade etti. Salgın döneminde çocukların oyun oynama ve sosyalleşme ihtiyaçlarının karşılanamadığını belirterek, bu durumun uzun vadede kalıcı etkiler bırakabileceğini öngördü.

Makul Beklentiler Belirlemek Önemli

Prof. Dr. Englander, çocuklardan makul beklentilerde bulunulması gerektiğini vurguladı. Ebeveynlerin çocuklarına yaşlarına uygun olmayan beklentiler yüklemesi durumunda, çocukların başarısızlık deneyimleri yaşayarak depresyona sürükleneceğini ifade etti.

Gerçekçi olmayan akademik ve sosyal beklentiler altında kalan çocukların baskı ve stresle karşılaştığını, bunun da uzun vadede depresyon riskini artırabileceğini belirtti.

Çocuklara Destek Olmalıyız

Ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Englander, depresyonun her zaman kontrol altına alınamayacağını ve ideal bir ortamın oluşturulmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Ebeveynlerin çocuklarıyla iletişim kurarak, onların duygusal durumlarına ilgi göstermelerinin önemine değindi.

Prof. Dr. Englander, ailece bir araya gelerek yemek yemenin ya da birlikte yürüyüş yapmanın, çocukların kendilerini değerli hissetmelerine yardımcı olduğunu ve depresyon gibi ciddi psikolojik sorunların önüne geçebileceğini belirtti.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu