Kadın Kanserleri Arasında Önlenebilir Tek Tür: Rahim Ağzı Kanseri
Her yıl ocak ayında, **rahim ağzı kanseri farkındalık ayı** olarak çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu yıl da yılın ilk günlerinden itibaren, birçok yerde rahim ağzı kanserine karşı farkındalık oluşturmak amacıyla kamu çalışmaları başlatılmıştır. Ancak, bu çalışmaların arkasında yatan nedeni hiç düşündünüz mü?
Rahim ağzı kanseri, **jinekolojik kanserler** arasında kansere yakalanmadan taranabilen ve önlenebilen tek kanser türüdür. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, serviks kanseri, kadınlarda dünya genelinde en sık görülen dördüncü kanser türüdür; meme kanseri, kalın bağırsak ve akciğer kanserlerinden sonra gelmektedir. Aslında, rahim ağzı kanserinin bu kadar yaygın olmasını önlemenin oldukça basit yolları mevcuttur. Gelin, bu yöntemlere ve rahim ağzı kanserinin detaylarına birlikte bakalım.
Rahim Ağzı Kanseri Nedir?
Kadınlarda rahimin alt bölgesi **serviks** olarak adlandırılır. Serviks, rahim ile vajinanın arasında yer alır ve doğum esnasında bebek, rahim ağzının genişlemesi sayesinde dışarı çıkar. Bu bölgeyi bir geçiş bölgesi olarak düşünebiliriz. Rahim ağzı kanserinin başlıca nedeni **HPV enfeksiyonu**dur. Her HPV pozitif kadın kanser olmayabilir; ancak her rahim ağzı kanseri vakasında HPV pozitifliği bulunmaktadır. Bugünkü bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, HPV’nin 200’den fazla türü vardır; ancak bunlardan yalnızca 15’i rahim ağzı kanseri ile yüksek risk taşıyan türlerdir.
Bu 15 yüksek riskli türden **tip 16, tip 18 ve tip 45**, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de rahim ağzı kanseri ile en çok ilişkilendirilen türlerdir. HPV enfeksiyonu, rahim ağzındaki sağlıklı hücrelerin DNA yapılarında değişiklikler meydana getirerek rahim ağzı kanseri sürecini başlatır. Ancak, bu hücre değişiklikleri başladığında kanser tanısı konulmaz. Rahim ağzında hücre bozulmalarının başlaması ile kansere giden süreç uzun yıllar alır.
Düzenli Pap Smear Testi ile HPV Testi Hayat Kurtarır
Cinsel hayatı başlayan her kadının düzenli olarak jinekolog kontrollerine gitmesi, 30 yaşına kadar 3 yılda bir **Smear testi** yaptırması ve 30 yaş sonrasında, bir sorun yoksa, 3 yılda bir Pap Smear testi ile 5 yılda bir HPV testi yaptırması önerilmektedir.
Smear testi, rahim ağzından bir fırça yardımıyla alınan sürüntünün laboratuvar ortamında incelenmesi işlemidir. Bu testte, HPV’ye ya da başka bir nedene bağlı hücre bozulmaları olup olmadığı kontrol edilir. Eğer Smear testinde hücre bozulmaları tespit edilirse, HPV testi yapılır. Pozitif gelen HPV türüne göre hasta, jinekoloji onkoloji servisine yönlendirilir ve takip süreci başlatılır.
Kanser Öncesi Üç Evre Önemli
HPV’ye bağlı rahim ağzında hücre bozulmaları tespit edilirse, bu lezyonların şiddetini belirlemek için hastaya kolposkopi ve biyopsi işlemi uygulanır. Bu işlem sonucunda rahim ağzındaki hücre bozulmaları, **CIN 1, CIN 2 ve CIN 3** olarak adlandırılır. Bu terimler kanser değildir; kanser olma ihtimali olan ama tedavi edilebilen bozulmalardır. Bazı hastalarda ise, eğer geç kalındıysa, rahim ağzı kanseri tanısı da söz konusu olabilir.
Rahim ağzı kanseri tanısı alabilmek için CIN 1’den CIN 3’e kadar lezyonların artarak ilerlemesi gerekir. Ancak, bu lezyonlar CIN 1 seviyesindeyse, özellikle 30 yaş altı hastalarda ortalama 2 yıl içerisinde kendiliğinden iyileşir. 30 yaş üstü hastalarda iyileşme süreleri uzar ve ilerleme riski artar. Düzenli muayene ve detaylı jinekolojik takip sayesinde, CIN 1, CIN 2 veya CIN 3 evresinde hastaların kanser olmadan cerrahi müdahale ile hücre bozulmalarını temizleyerek kanserden kurtulma şansı oldukça yüksektir.
Düzenli tarama ve testlere katılmayan hastalar için durum daha karmaşık hale gelecektir. Bu hastalar için bir kanser tedavi programı hazırlanır. Hastanın durumuna göre kemoterapi, radyoterapi, rahimin alınması ya da cerrahi müdahale gerekebilir. Rahim ağzı kanseri tanısı aldıktan sonra uygulanacak tedavi, kanserin evrelenmesine bağlıdır. **Birinci evrede** kanserli bölge rahim ağzıdır. **İkinci evrede** ise kanserli bölge, rahimle sınırlı kalmayarak vajina ve pelvik duvarlara yayılır. **Üçüncü evrede** lenf nodları da etkilenir. Son evrede kanser, pelvis dışına kadar yayılmış olur.
Rahim Ağzı Kanseri İçin Risk Oluşturan Faktörler
Yüksek riskli bir HPV türü ile pozitif olmak, sigara kullanmak, çok fazla doğum yapmak, cinsel yolla bulaşan hastalıklara sahip olmak, bağışıklık sisteminin zayıf olması veya bağışıklık sistemini düşüren hastalıklara sahip olmak (kemoterapi görmek, HIV pozitif olmak veya organ nakli geçirmiş olmak), erken yaşta cinsel ilişkiye başlamak, korunmasız ve çok partnerli cinsel ilişki, rahim ağzı kanseri için risk oluşturur.
Rahim Ağzı Kanserini Aşı ile Önlemek Mümkün
Rahim ağzı kanseri ile HPV ilişkisi, bilim dünyasında görece yeni bir gelişmedir. Kadınlar arasında bu kadar yaygın olan ve düzenli tarama yaptırılmadığında kötü sonuçlara yol açabilen bu kanseri önlemek için HPV enfeksiyonunu durdurmanın önemli olduğu anlaşılmıştır. İlk HPV aşısı 2006 yılında piyasaya sürüldü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün Temel İlaçlar Listesi’nde yer aldı. HPV aşısı, rahim ağzı kanseri ve HPV’ye bağlı diğer kanserler ile genital siğillere karşı koruma sağlar. Hem erkeklere hem kadınlara uygulanabilen bu aşı, rahim ağzı kanserinden korunmanın en etkili yoludur.
HPV aşısı yapılsa da yapılmasa da, erken teşhisin önemini unutmamak adına Smear ve HPV testlerinin düzenli bir şekilde yapılması hayati öneme sahiptir. Cinsel hayatı başlayan her kadın, düzenli Smear testi yaptırarak ve hücre bozuklukları tespit edilen test sonuçlarından sonra düzenli muayenelerini sürdürerek, rahim ağzı kanserine yakalanmadan iyileşme şansına sahip olabilir. Rahim ağzı kanserinin risk yaratan tek durumu, geç tanı almak ve taramalara devam etmemekle ilgilidir.
Eğer düzenli test yaptırmıyorsanız veya test yaptırdıysanız dahi şiddetli bel veya sırt ağrılarınız varsa, istemeden idrar veya dışkı kaçırıyorsanız, bacaklarınızda geçmeyen bir ağrı varsa, ayak bilekleriniz sürekli şişse, kilo kaybediyorsanız ve kendinizi sürekli yorgun hissediyorsanız, mutlaka bir jinekoloğa başvurmalısınız.