Her Yıl 6 Bin Bebek Serebral Palsi Tanısı Alıyor
Dünya genelinde 17 milyon serebral palsili birey yaşıyor. Türkiye’de ise her yıl 6 binden fazla bebek bu tanıyı alıyor. Gelişim sürecindeki beynin, doğum öncesi, doğum sırasında veya sonrasında hasar görmesi sonucu ortaya çıkan serebral palsi, bebeklik ve çocukluk döneminde en sık karşılaşılan fiziksel engellilik durumu olarak dikkat çekiyor. Bu önemli konuya dikkat çekmek amacıyla Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı, 22-24 Şubat tarihleri arasında “Değişen Zaman, Gelişen İş Birlikleri” temasıyla Uluslararası Katılımlı Cerebral Palsy ve Gelişimsel Bozukluklar Kongresi’nin dokuzuncusunu düzenledi.
Kongreye alanında uzman hekimler ve profesyoneller katılırken, kapanış gününde ailelerin soruları yanıtlandı. Ayrıca, Hatay’da yürütülen ‘Dönmüyoruz’ projesi hakkında bilgi verildi. Kongrede, afet dönemlerinde dikkat edilmesi gereken konular da tıp profesyonelleri tarafından aktarıldı.
21 Şubat’ta düzenlenen basın toplantısına Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Genel Direktörü Nigar Evgin, Kongre Başkanı ve Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Semih Ayta, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Şenaran, Odyoloji Uzmanı Prof. Dr. Pelin Piştav Akmeşe ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Baki Umut Tuğay katılarak kongrenin önemini ve amacını paylaştı.
HER AY 650-700 ÇOCUĞA HİZMET VERİLİYOR
Nigar Evgin, vakfın 1972 yılında Prof. Dr. Hıfzı Özcan tarafından kurulduğunu belirterek, “Vakfımız, engelli bireylerin ve ailelerinin ihtiyaçlarına yönelik faaliyetlerde bulunmak amacıyla gönüllülük esasına dayalı olarak çalışmalar yürütmektedir. 1989 yılında vakıf statüsü kazanarak Ataşehir’deki kampüsümüzde serebral palsili bireyler için eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri sunmaktayız. Her ay ortalama 650-700 çocuğa bu hizmetleri sağlıyoruz” dedi.
TÜRKİYE’DE BİNDE 4.4 ORANINDA BEBEK SEREBRAL PALSİ TANISI ALIYOR
Doç. Dr. Semih Ayta, serebral palsili çocukların beyin gelişimine dikkat çekerek, “Kongremizin bu yılki teması, deprem sonrası Hatay’daki çalışmalarımızı da kapsayacak şekilde ‘Değişen Zaman ve Gelişen İşbirlikleri’ olarak belirlendi. Kongremize Türkiye, Amerika, Avustralya ve İsviçre’den 74 konuşmacı katılacak. Serebral palsi, gelişmekte olan beynin doğum sürecinde yaşanan çeşitli etkenlerle ortaya çıkan kalıcı ama ilerleyici olmayan bir engellilik durumudur. Türkiye’de canlı doğan bebeklerde binde 4,4 oranında serebral palsi tanısı konulmaktadır. Bu da her yıl 6 bin bebeğin bu tanıyı aldığı anlamına geliyor” dedi.
“ÇOCUK NE KADAR MUTLUYSA ÖĞRENMESİ DE O KADAR KOLAY”
Prof. Dr. Pelin Piştav Akmeşe, ailelerin serebral palsi tedavisindeki önemine vurgu yaparak, “Serebral palsili çocuklar söz konusu olduğunda aile her zaman merkezde olmalıdır. Biz hekimler olarak aile ile iş birliği içinde süreci yönetiyoruz. Çocukların gelişiminde aile üyelerinin rolü çok kritiktir. Aile ne kadar destekleyici olursa, çocuğun öğrenmesi ve yaşama adaptasyonu da o kadar kolaylaşır” dedi.
“FİZYOTERAPİ ÇOK ÖNEMLİ”
Prof. Dr. Baki Umut Tuğay, fizyoterapinin serebral palsi tedavisindeki önemine dikkat çekerek, “Serebral palsili çocukların tedavisinde tüm sorunları birlikte ele alıyoruz. Erken müdahale programları son derece kritik. Ailelerin, sağlıklı çocukların gelişim süreçlerinin yanı sıra, çocuk nöroloğuna başvurmaları önemlidir” dedi.
TEŞHİS VE TEDAVİ İÇİN BRANŞLAR ARASI TEMAS ÇOK ÖNEMLİ
Prof. Dr. Hakan Şenaran, serebral palsinin teşhis ve tedavisinde farklı branşların iş birliği yapmasının gerekliliğine vurgu yaparak, “Serebral palsili çocuklar doğumdan itibaren takip edilmelidir. Çocuk doktorları ve fizyoterapistler, ilk tedavi adımlarını atarken; ortopedik sorunlar ortaya çıktığında pediatrik ortopedi devreye girmektedir. Bizler, bu çocukların en erken dönemde tedaviye alınmasını sağlamak için çalışıyoruz” dedi.