Erzurum’da, 1957 yılında kapılarını açan Atatürk Üniversitesi’ne ait basımevi, 1959 yılında kurularak müze haline getirildi. Bu basımevi, üniversitenin kitap, dergi, broşür ve fakülte evraklarının basımında önemli bir rol üstlendi.
Atatürk Üniversitesi, 135 öğrenci ile 1959 yılında yükseköğretim hayatına başlamıştı. Dönemin en son teknolojisine sahip baskı makineleriyle donatılan bu basımevi, akademisyenlerin baskı ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruldu.
Yarım asır boyunca aktif olan basımevi, gelişen teknoloji nedeniyle 2010 yılında kapatıldı. Ancak, Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi bünyesinde korunan matbaa makineleri, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Ferruh Haşıloğlu’nun öncülüğünde müzeye dönüştürüldü.
Üniversite yönetiminin onayı ile basımevi yeniden düzenlenerek, 700 metrekarelik bir alanda Hurufat Atatürk Üniversitesi Baskı Müzesi olarak faaliyete geçti. Müzede, sergi ve matbaa bölümleri bulunuyor ve 80 yıllık geçmişe sahip 32 baskı makinesi ile binlerce hurufat (metal harf) sergileniyor.
‘Hurufat Atatürk Üniversitesi Baskı Müzesi’, yazı ve baskı tarihini araştırmak, korumak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla kuruldu. Müzede, harflerin ve yazı sanatının gelişimi ziyaretçilerin beğenisine sunulurken, grafik tasarım, tipografi ve baskı teknolojileri üzerine önemli bir kaynak oluşturuyor. Ziyaretçiler, eski baskı makinelerinden matbaa aletlerine kadar birçok nadide eseri keşfetme fırsatını buluyor.
Doç. Dr. Mehmet Ferruh Haşıloğlu, yaklaşık 50 yıl hizmet verdikten sonra kapatılan basımevinin bir hazine niteliğinde olduğunu belirtti. Avrupa’daki prestijli müzelere benzer bir çalışma gerçekleştirdiklerini ifade eden Haşıloğlu, “2020 yılında başladığımız bu proje pandemi nedeniyle gecikti ancak şimdi sanatseverlerin ve meraklıların hizmetinde. Müzede, 1940 ile 1950 yılları arasında tarihlendirilebilecek birçok eser bulunuyor. Türkiye’deki en büyük müze olma özelliğine sahibiz. Burada, matbaa makinelerinin yanı sıra kurşun harf grubu da mevcut. Çok değerli bir koleksiyona sahibiz; sadece Türkçe değil, Arapça karakterler ve matematik sembolleri gibi çeşitli hurufatlar da sergileniyor” dedi.
