Son Dakika

Atikhisar Kalesi: Tarihi Değerin Turizme Kazandırılması Gerekiyor

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Koçyiğit, Roma dönemine uzanan 2 bin yıllık geçmişe sahip olan Atikhisar Kalesi’nin, kent turizmine kazandırılması gerektiğini vurguladı.

İlgili Makaleler

Atikhisar Barajı’nın kıyısında yer alan bu kale, Troas ve Mysia bölgelerini birbirine bağlayan antik yollar üzerinde önemli bir kontrol merkezi olarak biliniyor. Doç. Dr. Koçyiğit, kalenin Bizans İmparatorluğu döneminde stratejik bir öneme sahip olduğunu belirterek, “Kale, tarihi mirasın korunarak gelecek kuşaklara aktarılması ve Çanakkale turizmine kazandırılması için daha somut adımlar atılması gerekiyor” ifadesini kullandı.

Doç. Dr. Koçyiğit, Atikhisar Kalesi’nin geçmişte önemli bir Bizans kalesi olduğunu belirtti. Kale, Çanakkale’ye ulaşan vadileri ve stratejik yolları kontrol eden bir konumda yer alıyor. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan yangınların ardından büyük hasar gören kalenin, yapılan gözlemlere göre yeniden doğasına kavuşmaya başladığına dikkat çekti. Ancak, burada koruma, belgeleme ve çevre düzenlemesi gibi önemli adımların atılması gerektiğinin altını çizdi.

Atikhisar Kalesi’nin, Çanakkale’ye yeni bir arkeolojik destinasyon noktası oluşturabileceğini ifade eden Koçyiğit, “Ziyaretçiler burada bilinçsizce gezerek kalenin yapısına zarar veriyorlar. Bu durum, hem can hem de mal güvenliği açısından tehlike arz ediyor. Bir an önce çevre düzenlemeleri yapılmalı ve bilgilendirme levhaları yerleştirilmelidir” dedi.

Halk arasında “Gavurhisarı” olarak bilinen Atikhisar Kalesi, Çanakkale-Çan yolu üzerinde, kent merkezine 6 kilometre mesafede yer alıyor. 40 metre yükseklikteki büyük bir ana kaya üzerine inşa edilmiş olan kalenin girişi kuzey yönündedir. Kale, iç içe geçmiş iki bölümden oluşmaktadır. Yüksek bölümde, vadiyi gözetleyen kuleler ile birlikte iki bölümlü bir sarnıç kalıntısı bulunuyor. Aşağı bölümde ise dış duvarların kuzeybatı kısmındaki sur duvarları kısmen korunmuş durumda.

Geç Roma ya da erken Bizans dönemi özellikleri taşıyan kalede, MÖ 6. yüzyıldan MS 10. yüzyıla kadar kesintisiz bir yerleşim olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca kalenin kuzeyinde yer alan tepe üzerinde yaklaşık 2 metre yüksekliğinde bir tümülüs kalıntısı da bulunmaktadır.

Çanakkale Boğazı’ndan geçerek iç Troas ve Mysia bölgelerini birbirine bağlayan antik yollar üzerinde yer alan bu kale, Sarıçay vadisinin kontrolünü sağlamak açısından da önemli bir yere sahiptir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu