İnsan, Türkiye genelinde çeşitliliği zenginleştirmek için yadigarı tohumlar dağıtıyor
İzmir'in Bayraklı köyü sakini 41 yaşındaki Ahmet Özdemir, Türkiye'deki tarımsal çeşitliliği koruma ve geliştirme görevini üstleniyor. Tekstil teknolojisi geçmişi olan Özdemir'in toprağa ve tohuma olan tutkusu, onu aile yadigarı tohumları yetiştireceği bir sera kurmaya yöneltti. Amacı, bu tohumları ülke çapındaki insanlarla ücretsiz olarak paylaşmak, yerel tohum hareketini desteklemek ve yerel çeşitlilikle toprağı zenginleştirmek.
"Köy ortamında büyüdüğüm için küçük yaşlardan itibaren çiftçilikle tanıştım, ekolojik tarımın inceliklerini dedelerimden öğrendim. Dedelerimden yadigâr tohumlar alarak tohum yolculuğuma başladım ve sonunda bunları İzmir pazarlarında satmaya başladım. Özdemir, "Son 10 yıldır, insanların tohum takası yaptığı ve çoğaltmak için çalıştığı yerel tohum hareketinde aktif olarak yer alıyorum." dedi.
Özdemir'in girişimi, serasında ürettiği tohumları sosyal medya paylaşımlarıyla paylaşmayı içeriyor. İlgilenen kişiler paylaşımlarına yorum yapıyor, tohum talep ediyor ve iletişim bilgilerini veriyor. Özdemir daha sonra tohum paketlerini anlaşmalı kargo şirketiyle Türkiye'nin her yerine ücretsiz olarak gönderiyor.
Motivasyonunu anlatan Özdemir, şunları söyledi: “Coğrafyamız çok zengin, yerel çeşitlilik de çok fazla. Bu zenginliği Türkiye'deki herkese ulaştırmaya çalışıyorum.
Tarımsal çeşitliliğin gelecek nesillere aktarılmasının önemine vurgu yapan Özdemir, "Yerli tohumlu sebze ve meyvelerin besin değerlerinin paha biçilemez ve vazgeçilmez olduğuna inanıyorum" dedi.
Ürün yelpazesini anlatan Özdemir, şunları söyledi: “Domates, biber, patlıcan, kavun, karpuz, kabak, su kabağı başta olmak üzere fesleğen, kekik gibi tıbbi aromatik bitkiler ile marul, roka, maydanoz, su teresi gibi çeşitli yeşillikleri satışa sunuyorum. Lahana ve karnabahar tohumları da özellikle kış aylarında popülerdir. Ne yazık ki pazar bizi genellikle sadece birkaç tür meyve ve sebzeyle sınırlıyor. Ancak araştırıp araştırırsak, Türkiye genelinde çok çeşitli ürünler yetiştiren yerel üreticiler ve çiftçiler bulabiliriz. Kavun ve karpuz başta olmak üzere onların ürünlerini satın alarak yerel çeşitlerin tohumlarını da elde ederek biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkı sağlıyoruz” dedi.
Özdemir, farklı bölgelerdeki tarımsal uygulamaları ve ürünleri incelemekten keyif alan, hevesli bir gezgin olduğunu sözlerine ekledi. Pek çok tohumu pazarlarda karşılaştığı eski üreticilerden aldığını belirterek, şöyle konuştu: “Bir söz vardır: 'Ne verirsen onu alırsın.' Tohumları başkalarıyla paylaşarak kendi tohum koleksiyonum büyüdü. Birçok köylü tohumları konusunda bana güveniyor.”
Tohum koleksiyonundan bahseden Özdemir, şunları söyledi: “Evimde tohumları depolamak için ayrılmış bir odam var ve canlılıklarını korumak için her 3-4 yılda bir yenilemem gerekiyor. Şu anda geçen yıl 100'e kıyasla 100'e yakın çeşitle çalışıyorum. Envanterimde yaklaşık 550-600 çeşit domates, 400-450 çeşit biber, 250'ye yakın patlıcan ve 100'e yakın kavun, karpuz çeşidi var. ve kabaklar. Bunları korumak için, bozulmayı veya istilayı önlemek amacıyla tohumları odun külü, çıra ve fesleğen gibi doğal ürünlerle birlikte küçük kavanozlarda saklıyorum.”
Özdemir, yerli tohumların eşsiz lezzetine vurgu yaparak onları hibrit tohumlarla karşılaştırdı. "İnsanlar sıklıkla hibrit ve yadigarı tohumlar arasındaki tat farkını soruyor. Genç nesil hibrit tohum ürünlerini tercih edebilirken, yerel domates gibi ata yadigarı tohumların tadı ve besin değeri gerçekten eşsizdir. Yerel tohumların raf ömrü daha kısa olabilir ancak hasat edildikten sonra doğal olarak olgunlaşmaya başlarlar” dedi.