Trump ve Harvard: Çatışmanın Perde Arkası
ABD Başkanı Donald Trump, 20 Ocak’tan itibaren göreve başlamasıyla birlikte, hem kendi ülkesinde hem de uluslararası alanda çalkantılara neden olmaya devam ediyor. Şimdi ise yeni bir hedef olarak Harvard Üniversitesi ve diğer prestijli okulları belirledi.
Trump’ın hedefindeki üniversiteler, özellikle İsrail ve Hamas arasındaki çatışmaların kızıştığı Ekim 2023’te, Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen protestolarla gündeme geldi. Öğrenciler, Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte bu protestolarla ilgili baskılara maruz kaldı.
Tufts Üniversitesi’nde doktora yapan aktivist öğrenci Rümeysa Öztürk gibi birçok kişi gözaltına alındı. Trump yönetimi, Harvard’dan, üniversitenin antisemitizmle lekelendiğini iddia ederek dışarıdan bir denetim heyeti talep etti.
Bu baskılar, üniversitenin çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını sona erdirmesi, ırk, din veya cinsiyet temelli işe alımların durdurulması ve Filistin yanlısı protestoların engellenmesi çağrısını içeriyor. Beyaz Saray ayrıca, kampüslerdeki protestolar hakkında soruşturma açılmasını talep etti.
Harvard Üniversitesi Rektörü Alan Garber, Trump yönetiminin taleplerine karşı durduklarını ve üniversitenin bağımsızlığını koruyacaklarını belirtti. Garber, “Hangi parti iktidarda olursa olsun, hükümet üniversitelerin ne öğreteceğini belirleyemez” dedi.
Trump, Harvard’ın taleplerini reddetmesi üzerine üniversiteye sağlanan 8,7 milyar dolarlık fonun dondurulacağını ve “sivil haklar yasalarına uygun olarak” soruşturma açıldığını duyurdu. Harvard’ın geri adım atmaması durumunda, üniversitenin vergi muafiyeti statüsünden çıkarılması talebini de dile getirdi.
Tepkiler Neler?
Trump’ın Harvard Üniversitesi’ne yönelik eleştirileri, üniversite öğrencileri arasında protestoları tetikledi. Yüzlerce öğrenci ve öğretim üyesi, Trump yönetimine karşı seslerini yükseltiyor.
Uzmanlar, Harvard’ın Trump’ın “Make America Great Again” politikası için mükemmel bir hedef olduğunu savunuyor. Trump, akademisyenleri “aşırı solcu aktivistler” olarak tanımlarken, bu görüş, birçok Amerikalı tarafından destekleniyor. Anketler, Cumhuriyetçiler arasında yüksek öğretim kurumlarına olan güvensizliğin arttığını gösteriyor.
Ancak Trump’ın üniversitelere yönelik saldırıları, siyasi tabanını heyecanlandırmanın ötesinde, liberal güçlere meydan okuma çabasının parçası olarak değerlendiriliyor. Trump, ideolojisini yüksek öğretim üzerinden yaymaya çalışıyor.
Trump: Hepsi Amerikan Karşıtı
Uzmanlar, Trump’ın üniversitelerin finansmanını durdurma tehdidinin, ülkenin bilimsel araştırmalarına zarar verebileceğini belirtiyor. Trump yönetimi, üniversitelerin öğretim üyelerinin büyük çoğunluğunun Demokrat ve ilerici olduğunu iddia ediyor.
Demokratlara yakın yayın organları, Trump’ın bu süreçten siyasi kazançlar elde ettiğini öne sürüyor. Üniversitelerin kamu fonlarını kaybetme korkusu, Trump’a daha fazla güç sağlıyor.
Trump, yüksek öğretimdeki liberal fakülteleri hedef alarak, Cumhuriyetçi seçmenler arasında popülaritesini artırmaya çalışıyor.
Kampüslerde ‘Soruşturma’ Baskısı
Yönetimin sert göçmenlik politikaları, kampüslerdeki baskıcı atmosferi artırdı. Örneğin, Tufts Üniversitesi’nden Rümeysa Öztürk, protestolara katıldığı için gözaltına alındı. Hükümet, kendisini “Hamas’ı destekleyici” faaliyetlerde bulunmakla suçluyor, ancak Dışişleri Bakanlığı bu suçlamaları destekleyecek bir kanıt bulamıyor.
Columbia Üniversitesi mezunu Mahmoud Khalil de benzer bir durumla karşı karşıya kaldı. Khalil, ABD’nin antisemitizmle mücadele politikasını baltalamakla suçlandı, ancak yine de herhangi bir suçlamayla karşılaşmadı.
Avukatlar ve sivil haklar savunucuları, bu gibi olayların hukukun ve ifade özgürlüğünün aleyhine olduğunu vurguluyor.
Harvard Üniversitesi’nin Tarihi
1636 yılında kurulan Harvard Üniversitesi, ABD’nin en eski ve en prestijli eğitim kurumlarından biridir. John Harvard adını taşıyan hayırseverin bıraktığı mirasla büyüyen bu üniversite, 45 Nobel ödüllü, 30 devlet başkanı ve 48 Pulitzer ödüllü mezun vermiştir.
Harvard, dünya üniversiteleri sıralamasında 3. sırada yer almaktadır.