Marmara’nın Zehri: Nilüfer Çayı’ndaki Kirlilik Alarm Veriyor
Marmara Denizi‘nde ortaya çıkan müsilaj görüntüleri, çevresel bir felaketin habercisi olarak endişe yaratmaya devam ediyor. Evsel ve sanayi atıklarının dereler üzerinden arıtılmadan deşarj edilmesi, Marmara Denizi’nde müsilajın yayılmasına neden olurken, birçok fabrikanın enerji maliyetleri sebebiyle arıtma sistemlerini çalıştırmadığı iddia ediliyor. Bununla birlikte, yıllardır yaşanan müsilaj felaketinin temel sebeplerinden biri olarak gösterilen Nilüfer Çayındaki durum ise oldukça iç karartıcı. Bursa’nın ‘Ergenesi’ haline gelen Nilüfer Çayı, kararmış haliyle Susurluk Çayı ile birleşerek, Karacabey’den Marmara Denizi’ne akıyor. Birçok çiftçi, kimyasal atıklarıyla bu çayı kullanarak tarlalarını sulamakta.

Kanalizasyon Haline Geldi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eski Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Marmara havzasındaki yaklaşık 180 dere, çay ve akarsuyun deşarjlarının hassas alan sınır değerlerine uygun olarak yapılması gerektiğini vurguluyor. Öztürk, “Havzadaki tüm tarım alanları ve hayvancılık uygulamaları iyi tarım ve hayvancılık standartlarına geçmelidir. Aksi takdirde Marmara Denizi kuruyacak. Marmara Havzasındaki en büyük kirleticilerden biri olan Nilüfer Çayı, atık su kanalına dönüşmüş durumda ve bu nedenle balıklar, su kuşları ve bitkiler yok olmuştur.” diyor.
Hidrojen Sülfür Tehdidi
Prof. Dr. Öztürk, müsilajın hastalık yapıcı mikroorganizmalar barındırdığını belirterek, “Müsilajlı sularda yüzülmemelidir. Ayrıca, bu alanlarda deniz suyunun asidik olması muhtemeldir. Vakit kaybetmeden, ön arıtmalı derin deniz deşarjına son verilmeli ve ileri kademe biyolojik arıtma yapılmalıdır. Aksi takdirde Marmara Denizi, birkaç yıl içinde lağım ve çürük yumurta kokan, havasız bir hale dönüşebilir. Bu durumda 27 milyon insan, ölümcül hidrojen sülfür solumaya başlayacaktır.” şeklinde uyarıyor.
Yüzde 70’i Arıtmadan Deşarj Ediliyor
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Bölgesi’ndeki dere yataklarının neden olduğu kirlilik yüküne dikkat çekerek, “Marmara Denizi, 30 milyonu aşan nüfusun kirlilik yükünü kaldırabilmesi için ileri biyolojik arıtma sistemlerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Marmara Bölgesi’nde evsel atıkların yüzde 51’i arıtılmakta, fakat fabrikaların yüzde 70’i atıklarını arıtmadan derelere deşarj etmektedir.” dedi.

Berbat Durumda
Habip Göbelez (Bursa Su Kollektifi Sözcüsü) ise, “Nilüfer Çayı, zift gibi akmaya ve Marmara’yı kirletmeye devam ediyor. Yeşil Çevre Atık Su Arıtma Tesisinin deşarj noktasındaki arıtılmış su bile oldukça kirli. Nilüfer Çayı’nın kollarından Deliçay’da durum farksız. Su kaynağı Bursa’yı geçtikten sonra Susurluk Çayı ile birleşerek, Kocaçay adını alarak Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne akıyor. Susurluk Çayı, tarım ve hayvancılık yükünden, Nilüfer de sanayi atıklarından dolayı berbat bir durumda. Uludağ’dan gelen tertemiz kaynak Doğancı Barajında toplanıyor, ancak kirlenme Uludağ’daki oteller bölgesindeki evsel atıklarla başlamakta ve Barakfakih, Uludağ ile Kestel OSB’lerde doruğa ulaşmaktadır.” diye konuştu.
Kaynak: Web Özel