Kirliliğin önlenmesi su tasarrufu kadar hayati öneme sahiptir: Uzman
Gelecek nesillere temiz su kaynakları bırakmanın önemine dikkat çeken uzman, suyun sürdürülebilirliğini sağlamanın temelinin sadece su tasarrufu değil aynı zamanda su kaynaklarını kirletmemek olduğunu vurguladı.
Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nden Prof. Belgin Elipek ise küresel iklim değişikliği, aşırı sıcaklıklar, kuraklık ve su kirliliği nedeniyle sağlıklı tatlı suya erişimde yaşanan zorluklara dikkat çekti.
Dünya Su Günü nedeniyle Anadolu Ajansı'na (AA) konuşan Elipek, "Küresel düzeyde tatlı su kıtlığı var. Dünyadaki suyun yalnızca yüzde 3'ü tatlı, çoğunluğu okyanus ve denizlerdeki tuzlu sulardan oluşuyor. %."
Elipek, sağlıklı suya erişimin sağlanması için su kaynaklarının korunmasının önemine vurgu yaptı. Tatlı su kaynaklarının çoğunlukla tarımsal sulama, endüstriyel faaliyetler ve kentsel kullanım nedeniyle kirlendiğini ve bu durumun kıtlıkla daha da kötüleştiğini belirtti.
Türkiye'de çok sayıda göl, gölet ve akarsu bulunmasına rağmen ülkenin kirlilik nedeniyle hâlâ su kıtlığıyla karşı karşıya olduğunu kaydeden Elipek, tatlı su kaynaklarının etkin bir şekilde korunması ve yönetilmesi için ortak çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Gelecek nesiller için suyun sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğini belirten Elipek, şöyle konuştu: "Gelecek nesillerin de su kaynaklarından sizin gibi yararlanmasını istiyorsanız, suyun sürdürülebilirliğini önceliklendirmeniz gerekiyor. Bunun için de su kullanımında dikkatli olmak, israf alışkanlıklarından kaçınmak ve su tüketmek gerekiyor. Uzmanlar, fizyolojik işlevler için günde 1,5 litre su tüketilmesini öneriyor. Her tuvalet sifonunun, iki kişinin ihtiyacına eşdeğer miktarda su israfına neden olduğunu unutmamak önemlidir. Suyun korunması hayati önem taşırken, su kirliliğinin önlenmesi de aynı derecede, hatta daha fazla bir öneme sahiptir. önemli."
Elipek, özellikle lavabolara dökülen atık yağların su kaynaklarını kirlettiğini, kirlenen yer üstü ve yer altı su kaynakları için önlem alınması gerektiğini anlattı.
Küresel iklim değişikliğinin su kaynakları üzerinde de ciddi etkileri olduğunu belirten Elipek, şöyle konuştu: "Yağmurlu bölgelerde aşırı yağış, kurak bölgelerde ise sıcaklıkların artması nedeniyle ekosistemlerin dengesi bozuldu. Yer altı su kaynakları artık çok daha derinlere indi. Kuraklık. Bu da tatlı su kaynaklarının beslenememesi anlamına geliyor. Suyu ekonomik kullanmak ve yaşam tarzı haline getirmek suyun sürdürülebilirliğini artıracaktır. Tatlı su kaynaklarını kirletmeye devam edersek ve suyu ekonomik kullanmazsak maalesef gelecek nesillerimiz bundan zarar görecektir."