ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiği ilk ayda İran’a yönelik ‘maksimum baskı’ politikasını hayata geçirecek bir kararname imzaladı. Bu gelişme, İsrail tarafından olumlu karşılandı.
Kararnamenin yürürlüğe girmesiyle birlikte, İran’ın petrol satışlarına yönelik yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Ancak Trump, nükleer konularda müzakerelerin mümkün olabileceğini belirterek, sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğinin altını çizdi.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ABD’nin baskı politikasıyla eş zamanlı olarak nükleer müzakerelerin yürütülemeyeceğini vurguladı. İran Dini Lideri Ali Hamaney ise mevcut ABD yönetimiyle müzakere etmenin onurlu bir davranış olmayacağını ifade etti.
Trump’ın politikaları sonrası İran, nükleer programında geri adım atmazken, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, İran’ın uranyum rezervlerini artırdığını belirterek, mevcut rezervlerle birkaç nükleer bomba üretilebileceğini dile getirdi.
Fazla zamanlarının kalmadığını kaydeden Saar, İsrail’in diplomatik çözümler aradığını ancak bu sürecin başarılı olma ihtimalinin düşük olduğunu ifade etti. Saar, diplomasi yolunun başarısız olma olasılığına dikkat çekerek, “Bence İran’ın nükleer programı silah edinmeye dönüşmeden önce, ‘güvenilir’ askeri seçenek masada olmalı” dedi.
Ayrıca, İran’ın nükleer silah elde etmesi durumunda, bölgedeki diğer ülkelerin de nükleer silah edinme yarışına gireceğini sözlerine ekledi.
