DEM Parti heyeti, gerçekleştirdikleri **görüşmeler** hakkında yazılı bir **açıklama** yaptı. Açıklamada, “3 Ocak’ta TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’la başlayan ziyaretlerimiz, Milliyetçi Hareket Partisi, Gelecek Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi, Saadet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Deva Partisi ve Yeniden Refah Partisi başkan ve temsilcileriyle devam etmiştir” ifadelerine yer verildi.
Ayrıca, “11-12 Ocak tarihlerinde cezaevlerinde bulunan eski eş genel başkanlarımız ve siyasetçi arkadaşlarımız Sayın Figen Yüksekdağ, Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın Leyla Güven ve Sayın Selçuk Mızraklı ile de görüşmeler gerçekleştirdik” denildi.
Açıklamada, **diyalog** ve **barış** odaklı bu görüşmelerin, Eş Genel Başkanlar ve parti kurulları, siyasi parti ve oluşumlar ile sivil toplum kuruluşlarıyla da sürdürüldüğü belirtildi. “Bizi nazikçe karşılayarak görüş ve önerilerini paylaşan tüm siyasi partilere ve liderlerine teşekkür ederiz” ifadeleri kullanıldı.
Görüşmelerde gündemin ana ekseninin, İmralı ile yapılan görüşmenin sonuçları ve yeni durumun karşılıklı değerlendirilmesi olduğu vurgulandı. Heyet, açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Kürt sorununa kalıcı çözüm bulmak için pozitif katkı sunma iradesi, Türk-Kürt kardeşliğinin güçlendirilmesi ve TBMM’nin demokratik siyasetin önemli bir çözüm zemini oluşturduğu üzerinde durulmuştur.”
Görüşmelerin olumlu geçtiğine dikkat çeken heyet, liderlerin barış sürecine destek verdiğini belirtti. Ancak, süreçle ilgili bazı kaygı ve önerilerin de gündeme geldiği kaydedildi. Bu kaygıların, sürecin şeffaflığı ve TBMM bünyesinde yürütülmesi konularında yoğunlaştığı ifade edildi.
Toplantılardan elde edilen izlenim, tüm siyasi partilerin **Kürt sorunundan** kaynaklı çatışmalı süreci geride bırakma isteği doğrultusunda birleştiği yönündedir. Ayrıca, farklı etnik ve dini unsurların bir arada yaşamasının herkesin yararına olduğu ortak bir görüş olarak öne çıkmaktadır. Barış sürecinin, genel demokratikleşmeye ve **demokratik siyaset** alanının genişlemesine katkı sağlaması gerektiği de vurgulandı.
Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik odaklı bir dönemde, yazılı ve görsel medyada karşılaşılan ayrıştırıcı söylemler ve spekülasyonların işlerini zorlaştırdığına dikkat çekildi. Kamuoyunun desteklerinin sürdürülmesinin, barış ve çözüm inşasında en değerli yapı taşı olacağına vurgu yapıldı.
