Sağlık

Alzheimer Riski Taşıyanlar İçin Yeni Umutlar: Daha Fazla Bilinç ve Tedavi İmkanları

Alzheimer hastalığı, dünya genelinde giderek artan bir toplumsal sorun haline gelmişken, bu alanda hizmet veren hafıza merkezleri de sayısını artırmaya başladı. Bu merkezler, hastaların tanı alması, hastalığın seyri ve olası tedavi seçeneklerinin belirlenmesi amacıyla kurulmuş durumda. Medipol Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu, Türkiye’deki bu merkezlerin Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklar dışındaki zihinsel yetenek sorunları için de hizmet verdiğini belirtiyor.

HASTALARI BEKLEYEN AŞAMALAR

Nörodejeneratif hastalıklara tanı koymak oldukça zorlu bir süreç olabilir. Özellikle Alzheimer hastalığında en önemli biyolojik faktörün yaş olduğu görülüyor. 65 yaş üstü nüfusun yüzde 10’a ulaşması, toplumsal yaşlanmanın tehlikelerine işaret ediyor. Bu yaş grubunda hastalığın ortaya çıkma sıklığı yüzde 5-8 iken, 85 yaşında bu oran yüzde 35’e kadar çıkabiliyor. Bu nedenle risk grubunun korunması ve hastalığa karşı hazırlıklı olunması gerektiği vurgulanıyor.

ÜÇÜNCÜL MERKEZLERİN ROLÜ

Hastalıkların tanıları genellikle “üçüncül merkezler”de konuluyor. Bu merkezlerde, hastalar önce detaylı muayeneden geçiyor, ardından beyin filmi ve kan tetkikleri yapılıyor. ‘Nöropsikometrik değerlendirme’ adı verilen testlerle bilişsel işlevler değerlendiriliyor ve elde edilen veriler, tedavi yöntemleri için önem taşıyor. Ayrıca, ‘kâğıt kalem testi’ gibi testler de hastanın durumuna göre uygulanıyor.

DEMANS VE AYIRT ETME YÖNTEMLERİ

Bilişsel yetenek kaybı, halk arasında “demans” olarak adlandırılıyor ve en yaygın nedeni Alzheimer hastalığı. Diğer nedenler arasında damar tıkanıklıkları ve nadir görülen demans türleri yer alıyor. Doğru tanı koymak, etkili bir tedavi için kritik öneme sahip. Bu süreçte, PET taramaları ile beyindeki problemli bölgeler saptanıyor.

BİLİŞSEL REHABİLİTASYONUN ÖNEMİ

Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu, bilişsel rehabilitasyonun büyük önem taşıdığını vurguluyor. Geleneksel tedavi yöntemleri yetersiz kalabiliyor, bu nedenle bilişsel rehabilitasyon uygulamalarına yönelmek gerekiyor. Ayrıca, “Nöromodülasyon” teknikleri ile hastaların tedavi süreçlerine destek sağlanıyor.

AŞI TEDAVİLERİ HAKKINDA YENİ UMUTLAR

Son dönemde ABD’de geliştirilen bir aşı tedavisinin, Alzheimer hastalığının ilerleme sürecini %30 oranında yavaşlattığına dair sonuçlar elde edildi. Ancak bu yöntemin yan etkileri de göz önünde bulundurulmalı. Prof. Dr. Hanoğlu, bu alanda ilerleme kaydedebilmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

ALZHEİMER TEDAVİSİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

Alzheimer tedavisinde mevcut semptomatik ilaçların etkisi sınırlı. Ancak yeni tedavi yöntemleri, hastalığın seyrini yavaşlatma potansiyeli taşıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hastalığın seyrini 5 yıl geciktirme modelini öneriyor. Bu, hastaların yaşam kalitesini artırma hedefini destekliyor.

BÜTÜNLEŞİK YAKLAŞIMLAR VE AİLE DESTEĞİ

Hastaların tedavisinde bütüncül bir yaklaşım benimsendiğinde, tedavi sonuçlarının daha olumlu olduğu gözlemleniyor. Ancak aile desteği, bu süreçte kritik bir rol oynuyor. Ailelerin farkındalığı yüksek olduğunda, hastaların tedavi sonuçları da daha başarılı oluyor.

ALZHEİMER HASTALIĞINDA BESLENME VE BİREYSELLEŞTİRME

Bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımları, Alzheimer hastalığında önemli bir yer tutuyor. Özellikle beslenme konusunda bireysel ihtiyaçlara göre düzenlemeler yapılıyor. Bu sayede her hastanın tedavi süreci daha etkili hale getiriliyor.

GENÇLERİN RİSKLERİ VE ERKEN TANININ ÖNEMİ

Gençlerin ailelerinde nörodejeneratif hastalık olanların risklerini öğrenmeleri büyük önem taşıyor. Erken tanı, hastalığın ilerlemesini önleyebilir. Prof. Dr. Hanoğlu, hastalığın uzun bir süreçte geliştiğini vurguluyor.

KAN TESTLERİ İLE KOLAY TANIMA YENİ YOL

Yakın gelecekte, kan testleri ile Alzheimer tanısının daha kolay bir şekilde konulabileceği belirtiliyor. Bu testler, genetik testlerle birleştiğinde, bireylerin risk durumunu anlamalarına yardımcı olacak.

SONUÇ

Alzheimer hastalığına dair umut veren gelişmeler, hastaların yaşam kalitesini artırmak adına önemli bir adım. Ancak, hastalığın önlenmesi ve tedavisi için toplumsal bilinçlenmenin artırılması gerekmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu