Değişen Çevresel Koşullar Alerjik Hastalıkları Artırıyor
Toplumsal yaşamda kırsaldan kente doğru yönelen yaşam tarzı, sanayileşme, artan hava kirliliği ve işlenmiş gıdaların tüketimi gibi faktörler, bağışıklık sistemini doğrudan etkiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Samet Özer, “Bu durum, özellikle çocuklarımızda alerjik hastalıkların daha sık görülmesine yol açıyor” ifadelerini kullandı.
Çocukluk döneminde mikroplarla yeterince temasın olmaması, bağışıklık sisteminin gelişimini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Doç. Dr. Özer, yalnızca çevresel değil, genetik faktörlerin de önemli rol oynadığını vurguladı. “Ailesinde alerji öyküsü bulunan çocuklarda risk daha yüksektir. Ancak bu yatkınlığın ortaya çıkabilmesi için çevresel tetikleyicilerin de etkisi büyük” dedi.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği alerjenlerin doğada daha uzun süre kalmasına neden oluyor. Doç. Dr. Özer, polen mevsimlerinin uzadığını ve bitkilerden yayılan polen miktarının arttığını belirtti. Ayrıca, iklim değişikliği ile birlikte havadaki kef miktarında da artış gözlemlendiğini söyledi.
İç mekanlardaki hava kalitesinin de alerjik hastalıkları tetiklediğini ifade eden Doç. Dr. Özer, “Paketli gıdalar, deterjanlar, oda kokuları, sigara dumanı ve ev tozu akarları gibi pek çok etken, çocuklarda alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor. Sürekli hapşırma, burun tıkanıklığı, gözlerde kaşıntı ve kızarıklık, nefes darlığı gibi belirtiler mutlaka dikkate alınmalıdır” dedi.
Alerjiden Uzak Durmanın Önemi
Doç. Dr. Özer, çocuklarda en sık karşılaşılan alerjik hastalıklar arasında alerjik nezle, alerjik astım, gıda alerjileri, kurdeşen, arı veya böcek alerjileri ve ilaç alerjilerini sıraladı. Bu durumların çocukların eğitim hayatını ve ailelerin iş yaşamını olumsuz etkileyebileceğini belirtti.
Alerjiye neden olan maddelerin çeşitli testlerle tespit edilebileceğini söyleyen Doç. Dr. Özer, “Tanı sonrası en önemli basamak alerjenden uzak durmaktır. Gerekirse antihistaminik ilaçlar veya kortikosteroidler kullanılabilir. Daha ciddi durumlarda ise immünoterapi (alerjen duyarsızlaştırma) uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Alerji şüphesi olan çocukların mutlaka bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Özer, “Doğru tanı ve uygun yönlendirme ile çocuklarımızın yaşam kalitesini önemli ölçüde artırmak mümkün. Uzayan öksürükler, ciltte döküntüler, hapşırma ve burun tıkanıklıkları varsa aileler mutlaka bir çocuk hekimine başvurmalıdır” dedi.