Son Dakika

KKTC’yi Ele Geçirme Planı: ‘Üçlü İttifak Ordusu’ Ne Kadar Güçlü?

Yunanistan ve İsrail tarafından desteklenen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), gerilimi artıracak adımlar atmaya devam ediyor. Üç ülkenin birlikte gerçekleştirmeyi planladığı su altı elektrik kablosu projesinin yeniden gündeme gelmesi, bölgedeki jeopolitik gerginliği yükseltme potansiyeli taşıyor. Bu projenin hayata geçirilmesi, Türkiye’nin 2019’da Libya ile yaptığı ‘Deniz Yetki Alanı Sınırlandırma Anlaşması’nı da doğrudan ihlal ediyor. GKRY Enerji Düzenleme Kurumu (RAEK) Başkanı Polivios Leonaridis ve Enerji Bakanı Yorgos Papanastasiu, Rum Meclisi Enerji Komisyonu’nda projeye ilişkin mali sunum yaparken, yıllık 25 milyon Euro’luk devlet katkısını gündeme getirdi. Bu gelişmelerin ardından Ankara’nın tepkisi, bölgedeki askeri ve diplomatik gerilimin tırmanmasından endişe duymasına neden oldu. Türkiye, bu girişimi ‘bölge dışı aktörlerle yaratılmak istenen oldubitti siyaseti’ olarak nitelendiriyor. Doğu Akdeniz’deki askeri güç dengesi ise yeniden inceleniyor.

KKTC'yi ele geçirme planı, '3'lü ittifak ordusu ne kadar güçlü? - Resim : 1
Türk Donanması son 10 yılda MİLGEM, Atmaca ve Tayfın füzeleri ile TCG Anadolu gibi yerli projelerle Doğu Akdeniz’in tek gücü haline geldi.

Kara Ordusu Yetersiz

Türkiye ve KKTC’yi sıkıştırmak isteyen üçlü ittifakın askeri kapasitesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerisinde kalıyor. Yunanistan Kara Kuvvetleri yaklaşık 130 bin aktif personelden oluşurken, bu sayı yedeklerle birlikte 400 bine kadar çıkabiliyor. Yunanistan’ın envanterinde Leopard 2A6 HEL ve Leopard 2A4 gibi yaklaşık 1350 tank, 4 bin zırhlı personel taşıyıcı ve 500’den fazla obüs ile çok namlulu roketatar bulunuyor. Ayrıca, Patriot ve S-300 gibi gelişmiş hava savunma sistemleri Yunan ordusunun savunma kabiliyetine katkıda bulunuyor.

Deniz Gücü Zayıf

Yunan Hava Kuvvetleri yaklaşık 33 bin aktif personel ile görev yaparken, envanterde 150 adet F-16 Fighting Falcon, 40 adet Mirage 2000, 30 adet F-4 Phantom II ve 42 adet Rafale savaş uçağı bulunuyor. Yunanistan’ın Deniz Kuvvetleri ise 10 adet MEKO 200HN fırkateyni, 4 denizaltı, 10 hücumbot ve bazı amfibi çıkarma ile mayın avlama gemilerinden oluşuyor.

İsrail Havada Etkin

İsrail tarafında ise teknolojik üstünlük ön plana çıkıyor. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), yaklaşık 170 bin aktif personelden oluşuyor ancak seferberlik halinde bu sayı bir milyona kadar ulaşabiliyor. Kara kuvvetlerinin envanterinde yaklaşık 1600 Merkava ana muharebe tankı ile 7500’ü aşkın Namer ve Achzarit zırhlı personel taşıyıcı bulunmaktadır. İsrail Hava Kuvvetleri’nin envanterinde ise 80 adet F-15, 250 adet F-16 ve 50 adet F-35 Lightning savaş uçağı ile birlikte Heron ve Hermes tipi İHA’lar yer alıyor.

Rumlar’ın Gücü Sınırlı

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin askeri kapasitesi ise oldukça sınırlı. Yunanistan destekli Kıbrıs Ulusal Muhafız Ordusu, 10 bin personelden oluşuyor. İki piyade tümeni, bir zırhlı ve bir piyade tugayına sahip olan ordunun envanterinde 154 AMX-30 ve T-80U tankı, 43 BMP-3 zırhlı araç, 12 ZUZANA ve 12 MK F3 kundağı motorlu topçu sistemi ile 114 topçu sistemi bulunuyor. Donanma ise birkaç hücumbot ve devriye gemisiyle sınırlı.

KKTC'yi ele geçirme planı, '3'lü ittifak ordusu ne kadar güçlü? - Resim : 2
Köni’ye göre, Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından yürütülen enerji ve savunma odaklı girişimler, sadece bölgesel değil, küresel aktörlerin onayı ve desteğiyle şekilleniyor.

Kuşatma Stratejisi

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni, Doğu Akdeniz’deki artan askeri iş birlikleri ve altyapı projelerinin Türkiye’yi bölgedeki denklemin dışına itmeye yönelik bir stratejinin parçası olduğunu belirtiyor. Köni, Yunanistan-İsrail-GKRY üçlüsünün attığı adımların bağımsız görünse de ABD, Fransa ve İngiltere’nin doğrudan etkisini taşıdığına dikkat çekti. Bölgeye yönelik askeri tatbikatlar, enerji koridorları ve diplomatik manevraların Türkiye’nin yalnızlaştırılması hedefiyle örtüştüğünü vurguladı. Bu durumun bir kuşatma stratejisi ve çok katmanlı bir diplomatik baskı mekanizması ile işletildiğini ifade eden Köni, Türkiye’nin bu kuşatmayı yalnızca askeri değil, diplomatik ve ekonomik açılımlarla da aşması gerektiğini belirtti.

Kaynak: Web Özel

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu