Efsane Doktor Agop Kotoğyan’ın Unutulmaz Hikayesi
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı’nın duayeni Prof. Dr. Agop Kotoğyan, 16 Şubat 2018’de erken yaşta vefat ettiğinde tıp dünyasında derin bir hüzün bıraktı. Agop Bey’in hikayelerini dinlemek, benim için gençlik yıllarımda sıkça karşılaştığım bir deneyimdi. Bu yazı öncesinde, ulaştırma görevlisi Vahan Şadoğlu‘na ‘Cildiyeci Agop Bey’i tanır mıydın?’ diye sorduğumda, ‘Küçük yaşta saçlarım dökülmeye başladığında annem beni ona götürmüştü’ cevabını vermesi, Agop Bey’in etkisini bir kez daha gösterdi.
14 Mart Tıp Bayramı’nda anmak amacıyla Agop Bey’i, başta eşi ve çocukları olmak üzere, hastalarından dinlemek istedik. Kameraman arkadaşım Emirhan Ayhan ile birlikte, karlı bir İstanbul sabahında Kotoğyan Ailesi’nin Emirgân’daki evine doğru yola çıktık.
Kapıda bizi bir ‘İstanbul hanımefendisi’ karşıladı: Suzan Kotoğyan…
Kısa bir hal hatırdan sonra, asıl konumuza geçtik.
Şair Behçet Necatigil bir şiirinde ne diyordu?
“Adı, soyadı”
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti”
Kapanır parantez”.
Suzan Hanım, eşiyle ilgili parantezi şöyle açıyor:
Agop Bey’den annesi sayesinde haberdar olduğunu belirten Suzan Hanım, ‘İsviçre’de teyzemin kızı vefat etmişti. Onların akrabası olan bir yakın arkadaşımız biz de taziye evine gelmişti. Agop Bey’in annesi beni görmek istemiş ve oğluna tavsiye etmiş. Tanımadığım için babama danıştım. Agop Bey’i bir kere görmüştüm; sadece o ‘boş kolu’ hatırlıyorum. Rüzgarda sallanan boş gömlek kolunu…’
Agop Bey, karşısındakini tanıma konusunda hassas biriydi. Evlilik teklifine olumlu cevap verecek olursam, ‘İlk eşim işimdir, hekimlikle değil kunduracılıkla da ilgilensem, işimi severek yaparım’ demişti.
“Tanrı Diğer Koluna O Kadar Vasıflar Vermişti Ki…”
Suzan Hanım, Agop Bey’in çocuk yaşta kaybettiği kolu ile ilgili bir nitelendirmede bulunuyor:
‘Tanrı bir koluna neden olmuşsa, diğer koluna o kadar çok vasıflar vermiş ki… Bazı hastalarına sadece bakarak teşhis koyabiliyordu. Bu, Tanrı’nın bir lütfu olmalıydı.’
“Bu Adamcağızı Senin Atacağın Tokat Yıkar Kızım”
Agop Bey’le evlenmeden önce babası tarafından kendisine verilen nasihati dün gibi hatırlıyor Suzan Hanım:
Agop Bey’le tanıştıktan sonra babası, ‘Ne düşünüyorsun? İstersen biraz daha tanı’ demişti. Çok şaşırmıştım; çünkü babam işleri uzatmayı sevmezdi.’
Babası, ‘Kızım, unutma ki bir kaza geçirmiş, ama hayatta kalmış. Eğer evlendikten sonra bir reaksiyon verirsen, büyük bir tokat atmış olursun.’ dedi.
Suzan Kotoğyan, Habertürk’ten Mehmet Şimşek’e eşi Agop Kotoğyan’ı anlattı
“Orada Her Şeyi Unuttum ve Top Oynadım”
İlginç bir tesadüf…
Kotoğyanların ikamet ettiği dairenin balkonundan Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesi gözüme çarpıyor. Tarihi mekânın Peyami Safa‘nın kaleme aldığı 9. Hariciye Koğuşu romanındaki bölümü zihnimde canlandırıyor.
Romandaki genç Safa’nın kemik vereminden dolayı bir bacağının kesilmesi an meselesi…
Peyami Safa, roman kahramanını şöyle konuşturuyor:
“Büyük bir uzvun boşluğunu hissetmeye nasıl dayanacağımı anlamıyorum… Ayrılan bir bacağın yerinde kalan uçurumun baş dönmesine nasıl alışılır?”
Suzan Hanım’a bu ürpertici paragraftan bahsediyorum. Aldığım cevap şöyle:
O kaza 11 yaşında olmuş ve 1 seneye yakın evden çıkmamış. Futbola çok düşkün olan Agop Bey, ‘Beni hayata kazandıran arkadaşlarım oldu’ demişti.
Agop, arkadaşları tarafından bir gün zorla evden çıkartılmış ve futbol maçına götürülmüştü. O güne ait müthiş bir cümlesi vardı; ‘Orada her şeyi unuttum ve top oynadım.’
Agop Bey, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi‘nde 79 yaşında hayatını kaybetti. Onun hikayesi, azim ve kararlılığın en güzel örneğidir.
“Eğer Şımaracak Olursam O 5 Hastayı da Verme!”
Agop Bey’in vefatının ardından sıkça dile getirilen duasını hatırlatıyorum Suzan Hanım’a:
“Şovu sevmeyen bir kimlikti. Hiç medyatik olmadı, televizyonlara çıkmadı. Muayenehaneyi açarken de kimseye haber vermedi. Tek başına ve borç içinde açmış. Bütçesi sıfırın altındaymış.”
Agop Bey, ‘Tanrım! Eğer bana günde 5 hasta verirsen, borçlarımı ödeyip ailemi geçindiririm. Ama eğer bu sayının üzerine çıkıp şımarırsam, o 5 hastayı da verme!’ demişti.
“Hepimiz Onun Eşitliği İçindeyiz”
Agop Bey, nevi şahsına münhasır bir kimlikti. Hastalarına gösterdiği ilgi, sabır ve şefkat ile örnek alınması gereken bir hekimdi. Onun hayatı, azimle dolu bir hikaye olarak hafızalarımızda yer edinecek.
Agop Kotoğyan, hastalarına olan yaklaşımıyla hepimizin kalplerinde özel bir yer edinmiştir. Onun mirası, gelecek nesillere ilham kaynağı olmaya devam edecektir.